Penis sünneti, penisin ucundaki derinin cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Bu uygulama, dini, kültürel ve hijyenik amaçlarla yapılır. Sünnet, insanlık tarihinde önemli bir yere sahiptir ve yaklaşık 6000 yıl öncesine kadar uzanan bir geçmişi vardır.

Sünnet derisi anne karnında üçüncü ayda oluşmaya başlar. Doğumda penis ucunu tamamen örter durumda olması gereken sünnet derisi genellikle yeni doğan çocuklarda geriye doğru sıyrılamaz. Bu yapışıklık durumu tamamen normal bir durumdur. Bu nedenle yeni doğan bebeklerde sünnet derisinin geriye doğru sıyrılması tavsiye edilmez.

Sünnet derisinin geriye doğru çekilememesi ve darlık olması fimozis dediğimiz bir nedendir ve sünnet edilme gereksinimlerini doğurur ancak yeni doğan bebeklerin önemli bir kısmında sünnet derisi geriye doğru çekilemez ve penis ucunda idrar yapılan delik görülemez. Çocuk büyüdükçe sünnet derisi geriye doğru çekilmeye başlar. Bunun yapılması yani sünnet derisinin geriye doğru çekilme çabası önerilen bir durum değildir.

Sünnet derisiyle penis arasında smegma denilen hücre döküntüleri birikir ve çocuklarda başlayan aralıklı ereksiyon ile beraber de sünnet derisi geriye doğru kendiliğinden sıyrılmaya başlar. Sünnet derisinin geriye doğru sıyrılmaya çalışılması gereksiz bir durum olmakla beraber kanama, ağrı ve çocukta korkuya neden olabileceği için yapılmamalıdır. Sünnet derisinin penis üzerinden tamamen ayrılması 10-14 yaşına kadar sürebilir. Bu normal bir süreçtir ve erken olmasının kişiye herhangi bir faydası yoktur.

Faydaları nelerdir

Sünnet, çeşitli nedenlerle yapılabilir. İslam dininde sünnet, erkek çocuklar için sünnet olan bir dini vecibedir. Hz. İbrahim’in sünnet olmasıyla başlayan ve Hz. Muhammed tarafından da devam ettirilen bir uygulamadır.

Ayrıca fimozis, yani sünnet derisinin ileri derecede dar olması, Parafimozis, yani sünnet derisinin geri çekildikten sonra yerine getirilememesi ve balanit gibi penis ucu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları sünnetten çok fazla fayda gören durumlardır. Bu tür problemler, sünnet olmayanlarda daha sık görülürken, sünnet olanlarda genellikle görülmez. Sünnet sonrası bu bölgenin kanserlerinin görülme sıklığının azaldığı da bilinmektedir. Özellikle beş yaşına kadar olan çocuklarda sünnet, idrar yolu enfeksiyonu gelişme riskini azaltır. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları varsa erkek çocuklarda sünnet yapılması faydalı olacaktır.

Sünnet sonrası cinsel fonksiyonlarda bozulma olur mu?

Sünnet sonrası cinsel fonksiyonlarda bozulma iddiaları yapılsa da, yapılan çalışmalar bunun doğru olmadığını göstermektedir. Ayrıca, sünnetin cinsel yolla bulaşan hastalıkların, özellikle de AIDS enfeksiyonunun ve HIV bulaşma riskinin azalttığı da bilinmektedir.

Sünnet yaptırırken nelere dikkat etmeli?

Çocuğun uygunsuz ortamlarda yapılan sünnet işleminden dolayı maruz kalacağı fizyolojik ve psikolojik travma, işlem sırasında gelişebilecek enfeksiyonlar, sünnet derisinin geri dönüşümsüz olarak kaybı ve bazı doğumsal hastalıklar için tamirde kullanılabilecek olması gibi durumlar mutlaka bir doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Kimler sünnet yaptırmamalı?

Özellikle bazı doğumsal hastalıklar ve anomaliler (hipospadias, epispadias, penis eğriliği, gömük penis gibi durumlar) hipospadias, epispadias, penis eğriliği, gömük penis gibi durumlarda ilk önce sünnet yapılması önerilmez.

Yine doğuştan büyük hidroseli ve kasık fıtığı olan yeni doğanlarda da penis ucunda sünnet derisi yapışıklığı ve gömük penis riski gelişebileceği için yeni doğan sünneti önerilmez. Sünnet derisi penis ucundaki ciltle beraber penis ucunun enfeksiyonuna “Balanopostit” adı verilir. Bu enfeksiyon sırasında da sünnetin yapılması önerilmez. Kanama bozukluğu olan çocuklarda da bu problemin hazırlığı yapılmadan sünnet yapılmamalıdır. Erken doğumlarda ve diğer organlara ait ciddi sağlık problemleriyle beraber doğan çocuklarda yeni doğan sünneti yapılmadan önce mutlaka doktor kontrolü yaptırılmalıdır.

Fimozis veya Parafimozis nedir?

Fimozis, sünnet derisinin penis ucuna yapışık olması ve idrar yapılan kanalı daraltması durumuna verilen isimdir. Bu durum, çocuğun idrar yapamaması ve tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları gibi durumlara neden olabilir ve müdahale gerektirir.

Fimozis genellikle yaşamın erken dönemlerinde görülür. Yaşla birlikte görülme ihtimali azalır ve 6-7 yaş civarında %10'lara, 15 yaşından sonra ise %1'lere kadar düşer. Ancak gerçek fimozis, tedavi gerektiren bir durumdur. Bu durumda, çocuk idrarını yaparken ağlar, idrar yaparken penis ucunun balon gibi şiştiği görülür ve damla damla idrar yapabilir. Bu durumda sünnet en iyi çözümdür. Fimozis veya darlık durumu genellikle anne ve babaların tercihine bırakılır. Bazı durumlarda hemen sünnet yapılırken bazı durumlarda doktor tarafından açılarak sünnet işlemi ertelenebilir. Ancak sünnet ertelendiğinde darlığın tekrarlaması ve sorunların devam etme ihtimali yüksektir. İdrar yapmayı engelleyen ve enfeksiyonlara yol açabilen fimozis ve darlık durumu mutlaka tedavi edilmelidir. Eğer hemen sünnet yapılmayacaksa doktor müdahalesi ve planlanan ilaç tedavileri ile bu durum bir süre kontrol altında tutulabilir.

Parafimozis ise acil müdahale gerektiren bir durumdur. Genellikle sünnet derisinin penis üzerinden geriye doğru çekilmesi ve derinin geride kalmasıyla oluşur. Bu durumda, sıkışan penisin uç kısmının kanlanması bozulur, ödem oluşur ve acil müdahale edilmezse penis ucunda doku hasarı gelişebilir. Sünnet derisi penis üzerinden çekilemiyorsa zorlanmamalıdır, aksi halde çocuğa zarar verebilir. Parafimozis durumu asla ertelenmemeli ve acil tedavi edilmelidir.

Sünneti nerede ve kime yaptırmalı?

Sünnet, penis ucundaki sünnet derisinin cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet öncesi muayene ile çocuğun sünnete engel bir durumu olup olmadığı ve işlemin nasıl yapılacağı belirlenir. Bu işlem mutlaka doktorlar tarafından gerçekleştirilmesi tıbbi ve yasal bir gerekliliktir.

Sünnet Teknikleri

Sünnet sonrasında sünnet derisinin uygun miktarda çıkarılması ve iyileştikten sonra estetik bir görüntünün sağlanması önemlidir. Yanlış yapılan sünnetler çocuklarda psikolojik ve fizyolojik sorunlara neden olabilir.

Günümüzde yaygın olarak cerrahi, koter ve sünnet klempleri kullanılarak yapılan sünnetler uygulanmaktadır. Hangi yöntemin kullanılacağı sünnet derisinin durumu, doktorun tecrübesi ve ailenin tercihleri gibi faktörlere bağlıdır.

Sünnet sırasında kanama kontrolü için lazer, elektrokoter veya termokoter gibi yöntemler kullanılır. Dikişli sünnette dikişler eriyebilir niteliktedir ve sonrasında dikiş alınması gerekmez. Yeni doğan sünnetlerinde kullanılan klempler ile ileri yaşlarda kullanılan klempler arasında farklılıklar olabilir. Bazı klemplerin kullanımı sonrasında penis üzerinde taşınması gereken plastik aparatlar bulunabilir.

Sünnet sonrası hangi istenmeyen durumlar oluşabilir?

Kliniğimizde yaptığımız sünnet işlemleri genellikle düşük komplikasyon oranlarına sahiptir. Ancak her cerrrahi işlemde olduğu gibi bazı olası riskler vardır. İstenmeyen durumlar genellikle işlemden hemen sonra ortaya çıkar, ancak bazen aylar hatta yıllar sonra bile görülebilir.

1.Kanama

Sünnet sonrası kanama riski genellikle düşüktür, ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi bir risk söz konusudur. İyileşme sürecinde, sünnet sonrası kanamalar nadiren görülür ve genellikle kendiliğinden durur. Ancak çok nadirenkanama devam edebilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir.

Kanama riskini azaltmak için sünnet sonrası dönemde çocuğun dinlenmesi ve fiziksel aktivitelerden kaçınması önemlidir. Ayrıca, doktorun önerdiği şekilde pansuman ve bakım talimatlarına uyulmalıdır. İyileşme sürecinde, kanamanın olması durumunda bizimle iletişime geçmenizve gerekirse derhal kliniğimize başvurmanız gerekir. Kanama riskini en aza indirmek için cerrahi prosedürün profesyonel bir ortamda, deneyimli bir doktor tarafından yapılması önemlidir.

2. Enfeksiyonlar

Enfeksiyonlar diğer olası komplikasyonlardandır. Ancak sünnet sonrası antibiyotikli kremlerin kullanılması nedeniyle oldukça nadir gördüğümüz bir durumdur. Bezli bebeklerde kaka bulaşması vb durumlarında kaynamış ve soğutulmuş suyla o bölgenin yıkanması ve antibiyotikli kreme devam edilmesi gerekir. çok nadiren enfeksiyon kremlerle kontrol altına alınamayan durumlar olabilir. Ağızdan antibiyotik kullanımı bu durumlarda başvuralan bir yoldur.

3. Sünnet derisinin az veya çok alınması

Sünnette ölçü en önemli husustur. Derinin fazla alınması çocuğun ilerki yaşamında ereksiyon ile ilgili sorunlar yaşamasına yol açabilir. Öte yandan özellikle iç mukozanın uzun bırakılması erken boşalma gibi sorunlara neden olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.

4. Ağrı

Yapılan lokal anestezinin etkisi 4-6 saat içerisinde ortadan kalkar. Sonraki birkaç gün ağrının olması doğaldır. Ağrıyı ortadan kaldırmak amacıyla lokal anestezikler veya ağızdan ağrı kesici kullanılır.

5. Genel Anesteziye bağlı problemler

Genel anestezi nedeniyle solunum solunumun baskılanması veya durması gibi solunum problemleri yaşanabilir, Kalp ritmi bozuklukları, düzensiz kan basıncı ve Mide Bulantısı ve Kusma,Uyanma Problemleri, nadir de olsa genel anesteziye bağlı felç, nöbetler ve nörolojik hasarlar olabilir.ayrıca çok ender olarak Anestezi ilaçlarına karşı olsa alerjik reaksiyonlar gelişebilir.

Kliniğimizde yukarıdaki nedenlerle komplikasyon riski çok daha az olan lokal anestezi uygulanmaktadır. Anestezinin dozu çocuğun yaşına ve klinik durumuna göre ayarlanır.

Sünnet sonrası bakım

Sünnetlerimiz çok konforludur, bakımı oldukça kolaydır. Lokal anntibiyotik ve ağrı kesicilerle ilgili kısa süreli tedaviler yeterli olmaktadır.

Sünnet küçümsenecek bir prosedür değildir, çünkü çocuğun hayatını fizyolojik ve psikolojik olarak etkileyebilir. Sünnet, ehil olmayan ellerde yapılmamalı ve çocuk öncesinde doktor tarafından muayene edilmelidir. Ciddi komplikasyon riski düşük olsa da, bu cerrahi prosedürün etkileri ömür boyu devam edeceği akıldan çıkarılmamalıdır.

Sık sorulan sorular

Çocuğumu koterle sünnet ettirirsem bir problem olur mu?

QEEG, yani niceliksel elektroensefalografi (quantitative electroencephalography), beyin dalgalarının dijital olarak kaydedilmesi ve analiz edilmesi yöntemidir. Geleneksel EEG gibi, QEEG de beynin elektriksel aktivitesini ölçer, ancak QEEG verileri dijital olarak işlenir ve analiz edilir, bu da daha ayrıntılı ve niceliksel bilgi sağlar.

QEEG’nin temel özellikleri şunlardır:

Beyin Haritalaması: Beynin farklı bölgelerindeki elektriksel aktivitenin haritasını çıkarmak, belirli bölgelerdeki anormallikleri tespit etmek için kullanılır.

Spektral Analiz: Beyin dalgalarının frekans bileşenlerini analiz eder. Bu, beyin dalgalarının hangi frekanslarda yoğunlaştığını gösterir (örneğin, delta, theta, alfa, beta dalgaları).

Koherens Analizi: Beynin farklı bölgeleri arasındaki bağlantı ve iletişimi analiz eder.

Normatif Veritabanları: QEEG sonuçları, yaş ve cinsiyet gibi faktörlere göre normatif veritabanlarıyla karşılaştırılarak, bireyin beyin fonksiyonlarının normal aralıklarda olup olmadığı değerlendirilir.

QEEG, genellikle nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların teşhis ve tedavisinde kullanılır. Özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), depresyon, anksiyete bozuklukları, travmatik beyin yaralanmaları ve epilepsi gibi durumların değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, QEEG, nöroterapi (beyin dalgası eğitim terapisi) ve biofeedback gibi tedavi yöntemlerinin planlanmasında ve etkinliğinin izlenmesinde de önemlidir.